• Mart 20, 2025

Siyasette İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan 19 Mart tarihli iki soruşturmanın yankıları sürüyor. Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ile çok sayıda İBB ve iştiraklerinin yöneticilerinin de yer aldığı ismin gözaltına alındığı operasyonlara muhalefet cephesi sert tepkiler verirken iktidar kanadı itidal ve yargıya saygı çağrısında bulundu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalardan biri ‘terör örgütü PKK/KCK’ya yardım’, diğeri ise ‘suç örgütü yöneticisi olmak’, ‘suç örgütüne üye olmak’, ‘irtikap’, ‘rüşvet’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ suçlarını işaret ediyor.

Yaşanan gelişmelere ilişkin Kabine’den ilk tepki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Bakan Tunç, ana muhalefetin ‘darbe’ nitelendirmelerini eleştirirken Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli ise yazılı açıklamasında ‘kimsenin dokunulmaz olmadığını’ ve ‘yargıya saygı ve güven duyulması’ gerektiğini vurguladı.

Bakan Tunç: Masumiyet Karinesi Esastır

Türkiye’nin gözlerini çevirdiği İstanbul’daki operasyonların ardından kameralar karşısına geçen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, soruşturmalara ilişkin detayları kamuoyuyla paylaştı. Yargının bağımsızlığına ve yürütülen soruşturmaların gizliliğine dikkat çeken Tunç, CHP ve diğer muhalefet partilerinden gelen ‘darbe’ yorumlarını da ‘tehlikeli ve yanlış’ bulduğunu ifade etti.

Bakan Tunç’un sokak çağrılarının kabul edilemez olduğunu vurguladığı açıklamaları şöyle:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu 106 şüpheli hakkında bu sabah itibariyle gözaltı kararları verilmiştir. Bu kapsamda; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2 soruşturma bulunmaktadır. Terör suçları soruşturma bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da aralarında bulunduğu 7 kişi hakkında gözaltı kararı bulunmaktadır. Bu soruşturmada şüphelilerin terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası bulunmaktadır.

Başlatılan diğer soruşturma ise örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmektedir. Bu soruşturma kapsamında da aralarında yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu 100 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiştir. Bu soruşturmada şüphelilerin çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarını işledikleri iddiası bulunmaktadır. Her iki soruşturma kapsamında toplam 106 şüpheli hakkında gözaltı kararı bulunmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı açıklamadan da anlaşılacağı üzere; soruşturma dosyaları içerisinde MASAK raporları, vergi uzmanı incelemeleri, tevdi raporu, tanık beyanları ve diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir.

Soruşturma tüm yönleriyle büyük bir hassasiyet ve titizlikle yürütülmektedir. Kıymetli Basın Mensupları, Değerli Arkadaşlar. Şu hususun altını özellikle çizmek isterim; Türkiye Cumhuriyeti, bir Hukuk Devletidir. Anayasamızın 9. Maddesi açıktır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hukukun üstünlüğü esastır. Kanunlar karşısında herkes eşittir; hiç kimseye ve zümreye ayrıcalık tanınamaz. Anayasa’mızın 138. Maddesine göre; mahkemeler bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesi gereğince soruşturma evresi gizlidir.

“Sokak Çağrıları Kabul Edilemez”

Bu gizlilik, hem adaletin sağlıklı işlemesi hem de hak ihlallerinin önlenmesi, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı bakımından son derece önemlidir. Başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak dosya içeriğine, iddia ve delillere vakıf olmadan değerlendirmelerde bulunmak doğru değildir. Tarafsız ve bağımsız yargının gerçekleştirmekte olduğu soruşturmaları farklı taraflara çekmek, darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır. Diğer yandan sokak çağrıları yaparak soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapmak, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunmak asla kabul edilemez.

Herkes bilmelidir ki; hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa; savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili gerekli soruşturma yetkili yargı makamlarınca yapılır. Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur. Değerli arkadaşlar, yargının başlattığı soruşturma ve davaları Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmek en hafif tabiriyle hadsizliktir, haddini bilmemektir. Yasaması, yürütmesi, yargısıyla ülkemizde kuvvetler ayrılığı esastır. Yargı kimseden emir ve talimat almaz. Yargıya saldırmak, yargı mensuplarını tehdit etmek, onlara hakaret etmek, demokratik hukuk devletinde asla kabul edilemez.

Adaletin tecellisi için yürüyen soruşturmaları etkilemeye yönelik tavır ve davranışlarda bulunmak yerine; sağduyu ile hareket etmek gerekmektedir. Tarafsız ve bağımsız yargının vereceği karar, herkes için bağlayıcıdır ve saygıyla karşılanmalıdır. Soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve deliller değerlendirilecek ve soruşturmanın gizliliği ortadan kalktığında maddi gerçeği tüm açıklığı ve şeffaflığıyla kamuoyu görecektir. O nedenle bugünden, soruşturma içeriğiyle ilgili hiçbir bilgisi olmadan, lehte ya da aleyhte peşin hükme varmak doğru değildir. Unutulmamalıdır ki; hukuk devletinde masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı esastır.

Türk yargısına güvenmemiz gerekmektedir. Yargının kendi içerisinde hak arama yolları sonuna kadar açıktır. Adaletin tam ve eksiksiz tecellisi için, süreci sükûnetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yargının gerçekleştirmekte olduğu işlemler kendi içinde denetime tabidir. Kimlerin hangi iddialara muhatap olduğu, savunmalarının neler olduğu, iddialara ilişkin delilerin neler olduğu, yapılan soruşturma sonucu ortaya çıkacaktır. Hep birlikte soruşturmanın sonucunu sükûnetle beklememiz gerekir.”

Bahçeli: Yargıya Güvenim Tamdır

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının düğmeye bastığı soruşturmalara dair dikkat çeken bir açıklama da MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi. “Türk yargısına güvenim tamdır. Mahkeme marifetince suç sabit görülesiye kadar masumiyet esastır” cümleleriyle sürecin takip edilmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli’nin açıklamaları şu şekilde:

“Hukuki, insani ve inanç temelinde her insan eşittir. Görevi, makamı ve mevkii ne olursa olsun normlar kümesinde herkesin eşit hak ve yükümlülükleri vardır. Hiç kimse ayrımcılığa, ayrıştırmaya maruz bırakılamayacağı gibi ideolojik, politik ve ekonomik üstünlüğe ya da imtiyazlı bir ayrıcalığa sahip değildir. Türk yargısı bağımsız, tarafsız ve objektiftir. Kanunen suç kabul edilen, takip ve tecziyesi gereken, bu çerçevede soruşturma ve kovuşturmasının temini lazım gelen eylem ve fiillerin göz ardı edilmesi, sürüncemeye bırakılması, kimi zaman da hasıraltına itilmesi maşeri vicdanı derinden yaralayacak, devlet umurunu ve milletin hukuksal güvenliğini zedeleyecektir. Adalet ve hukuka karşı çıkılması, değilse bile tartışmaya açılması asayişsizlik ve şiddet ortamına davetiyedir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında yapılan adli tasarrufu sabır ve sağduyu ile karşılamak, hukukun vereceği her türlü karara saygıyla yaklaşmak ortak sorumluluk olmalıdır. Hukuki bir tedbiri darbe diyerek karalamak, hak arayışını sokağa taşırmaya hazırlık yapmak cinnet geçirmiş, akıl ve ahlak seviyesini kaybetmiş bir siyasi yozluktur.

Hiç kimse dokunulamaz, ulaşılamaz, erişilemez ve hesap sorulamaz değildir. Hukuk ile demokrasiyi, adalet ile sandığı, milli iradeyle mülkün temelini cepheleştirmek, hatta çatıştırmak için beşinci kol faaliyetine tevessül etmek yaygın şiddet olaylarına, yoğun istikrarsızlık tablosuna ve yıkıcı krizlere çağrıdır.

Türk yargısına güvenim tamdır. Mahkeme marifetince suç sabit görülesiye kadar masumiyet esastır.”