• Mart 12, 2025
  • Enes Koç

Yerel yönetimler, vatandaşa hizmet götürürken bütçelerine bağlı olarak plan yapmak zorunda kalmaktadır. Mahalli idarelerin mali yapısına göre gelirleri, genel bütçeden aldıkları pay ve öz gelirler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mahalli idarelerin genel bütçe üzerinden aldıkları paylar incelendiğinde genel bütçeden mahalli idarelere %12’lik bir pay ayrılmaktadır. Bu oranlar, 2008 yılında çıkarılan 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunda belirtilmiştir. Belediyelerin genel bütçeden aldıkları pay ve öz gelirlerinin oranı değişmekle birlikte genel olarak belediyelerin toplam gelirlerinin %52’si genel bütçeden %48’i öz gelirlerinden oluşmaktadır (Türkiye Belediyeler Birliği, 2024). 

Kamu yönetiminde değişen yönetim anlayışı ile vatandaşlara en yakın idari birimler olan yerel idari yönetimler daha fazla göreve, kaynağa ve yetkiye sahip bir konuma gelmiştir. Bu görev, kaynak ve yetkiler yeni sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Yerel yönetimlerin öz gelirleri arasında ilk dikkat çeken yerel vergi gelirleridir. Belediyeler çeşitli alanlarda vergi alarak kendilerine kaynak üretirler. Yerel vergiler; belediyeler ve il özel idareleri gibi yerel yönetimler tarafından tahsil edilen ve yerel hizmetlerin finansmanında kullanılan vergi türüdür. Mali yerelleşme olarak da adlandırılan bu vergiler, Dünya’da ve Türkiye’de çeşitli alan ve oranlarda tahsil edilmektedir. Türkiye’de yerel vergiler, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ve diğer ilgili mevzuat kapsamında düzenlenmiştir. 

Türkiye’de emlak vergisi, yangın sigortası vergisi, çevre temizlik vergisi, ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, işgal harcı, imar ve harita işleri harçları, kayıt ve ruhsat harçları gibi çeşitli alanlarda yerel vergiler alınmaktadır. Yerel yönetimler için gelir kapısı olan vergi ve harçlar, merkezi bütçeden alınan pay ile birlikte belediyelerin finansmanında önemli bir yer tutmaktadır. Yerel vergi ve harçlarla oluşturulan bu kaynaklar halkın ihtiyaçlarını karşılayabilmek, mevcut belediye kurumları ve iştiraki şirketleri güçlendirmek, istihdamı arttırmak gibi çeşitli alanlara kanalize edilmekte ve yerel yönetimlerin kalkınmasına katkı sağlamaktadır. Bir diğer taraftan yerel vergilerden elde edilen gelirlere göre o yerel bölgenin spesifik ihtiyaçlarına kaynak aktarım imkanı artmaktadır.

Yerel vergilerin çeşit ve miktarlarının artışı birtakım olumlu ve olumsuz sonuçları da doğurmaktadır. Olumlu yönleri incelendiğinde, vergiyi veren vatandaşlara karşı yerel yönetimlerin sorumluluğunun artması ve halkın daha katılımcı, hesap verilebilir ve şeffaf yönetim anlayışı taleplerinin artacağı söylenebilir. Bunun yanında merkezi idarenin popülist yaklaşımlarla veya dönemin şartlarına göre pragmatist/klientalist politikalarının önüne geçerek yerelde daha etki odaklı, çıktıları daha açık görülebilen ve ihtiyaca odaklı bir bütçe yönetiminin oluşacağı öngörülmektedir.

Mali yerelleşmedeki en büyük sorunlardan biri, her yerel idarenin değişken özellikleri olduğu için (nüfus, yüzölçümü, gelişmişlik düzeyi vb.) belirli bölgelerde hizmetlerin aksaması muhtemeldir. Bu durum da bölgeler arası eşitsizliğin artmasına neden olabilir.

Türkiye’deki belediyelerin finansmanında önemli bir gelir kalemi olan yerel vergiler, nüfusun ve ekonomik çeşitliliğin daha fazla olduğu illerde yapısı gereği daha çok gelir sağlamaktadır. Belediyelerin mali raporları incelendiğinde bu gelir kaynağı bütçedeki gider kalemleri için kullanılmakta, özel bir havuza direkt aktarılmamaktadır. Bu gelir kaynağındaki artış yeni hizmetlerin sunulması, yeni projelerin yapılması veya hizmet kalitesinin artışını sağlayacaktır.

Türkiye’de en çok nüfusa sahip 5 büyükşehir belediyesinin resmi internet sitelerinde yayınlanan 2025 yılı mali bütçe raporlarına göre;

İstanbul Büyükşehir Belediyesi; vergilerden 733.120.000 TL, harçlardan 422.620.000 TL gelir elde etmeyi planlamaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi; vergilerden 412.650.000 TL, harçlardan 194.700.000 TL gelir elde etmeyi planlamaktadır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi; vergilerden 497.300.000 TL gelir elde etmeyi planlamaktadır.

Bursa Büyükşehir Belediyesi; vergilerden 210.000.000 TL, harçlardan 140.440.000 TL gelir elde etmeyi planlamaktadır.

Antalya Büyükşehir Belediyesi; vergilerden 887.726.825 TL, harçlardan 832.576.825 TL gelir elde etmeyi planlamaktadır.

Belediyeler arasındaki vergi gelirlerindeki değişkenlikler, nüfus sayısı, bölgelerdeki çeşitli sektörlerin yayılımı, üretim miktarı ve vergi alınacak hizmetlerin sıklığı veya çokluğu ile açıklanabilir. Yukarıda görülen 5 büyükşehirdeki orantısızlık da bu dinamiklerin farklılığından kaynaklanmaktadır. Nüfusun tek kriter olmadığı Bursa ve Antalya arasındaki vergi geliri farkından anlaşılmaktadır. Yerel vergilerin artması özellikle il, ilçe ve belde belediyelerinde marjinal bir değişim yaratacaktır. Hem merkezi bütçeden büyükşehir belediyelerine göre çok daha düşük pay almaları hem de nüfus, hizmet sayısı azlığı gibi sebeplerle bütçeler arasında uçurum farklar oluşmaktadır. 

Özetle, yerel vergilerin arttırılması özellikle il, ilçe ve belde belediyelerinde hizmetlerin artmasını sağlayacaktır. Belediyelerin maliye politikalarını daha rahat şekillendirmesine katkı sağlayacaktır.